Yaptığımız ankette katılımcıların %45’i “kendimi en çok anlaşılmadığımda tükenmiş hissediyorum” dedi.
Ve belki sen de o yüzdeye dahilsin. Çünkü bazen insan konuşmak değil, anlaşılmak ister.
Ama bir noktadan sonra şunu fark edersin:
Anlatmaktan değil, anlatamıyor olmaktan yoruluyorsun.
Şimdi sonuçlar şöyle geldi:
-
🥇 B) Herkesi memnun etmeye çalışmak → %18
-
🥈 C) Anlaşılmadığımı hissetmek → %45
-
🥉 A) Sorumluluk yükü → %22
-
🏅 D) Zaman bulamamak → %15
Demek ki halkın yorgunluğu yük değil, yalnızlık hissi. Cümle net:
“Yorulduğum şey işler değil, anlatamadıklarım.”
Bu duygunun kökü “duyulmadığını hissetmek” — yani görünürlük, değer, empati ihtiyacı.
İşte bu makalemizi buna göre yazdık. Belki soruna çözüm olur ümidiyle paylaşıyorum.
🔹 Neden Bu Kadar Anlaşılmak İsteriz?
Çünkü görülmek sevginin ilk biçimidir. Herkes görülmek ister.
Bir çocuk annesinin gözünde kendini görünce var olduğunu hisseder.
Yetişkinlikte de aynı şey olur:
“Beni dinleyen, anlayan, hisseden biri var” dediğinde sinir sistemin sakinleşir.
Yani anlaşılmak, duygusal oksijen gibidir.
Eksik kaldığında, hayatın rengi solar.
🔹 Anlaşılmadığında Ne Olur?
İnsanın içinde bir duvar örülür.
Kırılmaz ama sessizdir.
Konuşursun ama anlatamazsın,
anlatırsın ama duyulmazsın…
Ve bir süre sonra geri çekilirsin.
Oysa çoğu zaman sorun, iletişememek değil;
aynı dili konuşup farklı anlamlar yüklemektir. Bu cümleye çok dikkat dikkat. Asıl sorun çıkış yeri. Farkı anlamlar yüklemek. Neden? Altında çok şey yatar, kalp katılığı, bakış yargısı, sevgisizlik, katılık vb. Ama burada karşı odaklı olmak, dinlemeye niyetli olmak, koçluk yapabilmek, kendini duygunu görmek ve nötürlemek…hepsi katkı olur. Samimiyetle, sevgi ve yumuşak dille anlatmayı denedin mi? Konuşana düşen bu. Dinleyene de düşen duymak.
🔹 Mini Farkındalık Egzersizi
Bu hafta yalnızca şunu fark et:
“Ben kendimi gerçekten anlatıyor muyum, yoksa karşı tarafın anlamasını mı bekliyorum?”
Anlaşılmak bazen anlatmayı değil, açılmayı gerektirir.
Yani savunmayı değil, samimiyeti.
Bir cümle önerisi:
“Benim için önemli olan şey şu anda duyulmak, haklı çıkmak değil.”
Bunu söylediğinde iletişimin tonu değişir.
🔹 Ben 2.0 Perspektifinden
Ben 2.0 sisteminde anlaşılmak, başkalarının seni çözmesi değil, senin kendini net ifade edebilmen demektir.
Çünkü sen kendini netleştirdikçe, dünya da seni daha net duymaya başlar. Sakın bunu unutma. Bunun altını çiz. Bunu yapanın duyguları kolay kolay dengesizleşmez. Kalbi, içi, boğazı daha hafif olur.
Enerji yasası da bunu söyler:
Ne kadar berraksan, o kadar yankılanırsın.
Yani mesele onların seni anlaması değil, senin kendi enerjini açık iletebilmen.
🧠 Sonuç:
Çoğu zaman anlaşılmak istiyoruz ama önce kendimizi duymayı unutuyoruz.
Bir başkasından beklediğimiz anlayışın tohumu, önce içimizde filizlenmeli. İşte bunu yapan çözümü kendi olur.
Anlaşılmak değil, anlaşılır olmak.
İşte gerçek huzur buradan başlıyor.Önce sen buna geç ve daha güçlü huzurlu olacaksın. Gücünü kimseye vermemiş olurusn.
Bu yazı sana iyi geldiyse,
“Ben 2.0: Ailede Huzur & Geçim Sanatı Eğitimi” tam senin için.
Çünkü bazen ailede huzur, daha çok konuşmakta değil, daha doğru bağ kurmakta gizlidir.
Dilersen buradan inceleyebilirsin. Ne zaman istersen biz buradayız, seninleyiz.
